Hepimizin bildiği üzere, ekmeğimize en aşina katık peynirdir.
Kendilerine has tatlarıyla peynirlerimiz, başlı başına bir lezzet dünyasıdır. Bu lezzetleri tek tek anlatmaya kalkarsak bir yazı dizisi yapmamız gerekir.
Burada yapacağımız şey ise hem birkaç gündür devam etmekte olan yazı dizisini tamamlamak hem de yurdumuzun birbirinden enfes peynirlerinin birkaçından bahsetmek.
Koyun ve keçi sütünün harmanlanmasıyla yapılan Çanakkale'nin meşhur Ezine peyniri, Ezineliler'in usta elleri ve bir yanı Kaz Dağları'na bakan bol oksijenli topraklarda otlayan hayvanların sütünün birleşmesiyle ortaya çıkıyor.
Ağırlıklı olarak inek sütünden yapılan Kars kaşarını tüketmenin ise şimdi tam zamanı... Sütün en çok olduğu bahar aylarından başlayarak hazırlanan Kars kaşarının, o muhteşem lezzetini zengin ve besleyici bir floraya sahip Kars topraklarından aldığını düşünüyorum.
Kars demişken muhteşem peyniri gravyerden de bahsetmek gerek. Kars ineğinin o lezzetli sütünün bir başka marifeti de gravyer peyniri. Bu süt usta ellerin dokunuşuyla gravyer peynirine dönüşüyor.
Evet tahmin ettiğim gibi oldu. Yani yurdumun peynirlerini anlatmanın öyle bir günlük iş olmadığı ortaya çıktı.
Bu topraklarda, bu güzel havada yetişen hayvanların sütünden pek çok peynir çeşidi yapılıyor.
Her biri birbirinden lezzetli bu peynirleri anlatmaya kalksak günlerce peynirden söz etmemiz gerekebilir. ışte bu yüzden biz de yurdumuzun birbirinden eşsiz peynirlerinin sadece belli başlılarından söz etmeye karar vermiş ve buna da dün birkaç peynir çeşidiyle başlamıştık.
Bugün bahsedeceğimiz ilk peynirimizse kaynamış sütten yapılan Urfa peyniri. Bu lezzetli peynir, “taze peynir” çeşitleri arasında yer alıyor.
Zenginliğini içinde bulunan otlara borçlu olan bir peynir var sırada. ıçerdiği çeşitli otlara bağlı olarak lezzeti ve görünümü değişir Van’ın otlu peynirinin. Başka bir deyişle “ne kadar çok ot, o kadar lezzet.”
Benim, Diyarbakır’ın kendisine çok benzettiğim, tıpkı o toprakların insanı gibi, iç içe geçerek ve birbirine sarılarak yapılan örgü peynirinin bidonlara basılarak hazırlandığını duyduğumda çok şaşırmıştım.
Sivas’ın (Suşehri) çökelek peynirinden de bahsettikten sonra sırayı yöresel peynirler alır. Ancak burada yöresel peynirlerimizden tek tek bahsetmeye kalkarsak bir değil, onlarca yazı daha yazmamız gerekir.
Eğer siz de benim gibi peynir meraklısıysanız, eminim bu saydığım peynirlerden pek çoğunu zaten biliyorsunuzdur. Yok eğer “peynirle o kadar da yakından ilgilenmiyorum” diyorsanız, tavsiyem, bu zengin topraklarda yetişmiş olan hayvanlardan alınan sütle yapılan her çeşit peynirin en azından tadına bakmanız.
Alıntıdır.
Kendilerine has tatlarıyla peynirlerimiz, başlı başına bir lezzet dünyasıdır. Bu lezzetleri tek tek anlatmaya kalkarsak bir yazı dizisi yapmamız gerekir.
Burada yapacağımız şey ise hem birkaç gündür devam etmekte olan yazı dizisini tamamlamak hem de yurdumuzun birbirinden enfes peynirlerinin birkaçından bahsetmek.
Koyun ve keçi sütünün harmanlanmasıyla yapılan Çanakkale'nin meşhur Ezine peyniri, Ezineliler'in usta elleri ve bir yanı Kaz Dağları'na bakan bol oksijenli topraklarda otlayan hayvanların sütünün birleşmesiyle ortaya çıkıyor.
Ağırlıklı olarak inek sütünden yapılan Kars kaşarını tüketmenin ise şimdi tam zamanı... Sütün en çok olduğu bahar aylarından başlayarak hazırlanan Kars kaşarının, o muhteşem lezzetini zengin ve besleyici bir floraya sahip Kars topraklarından aldığını düşünüyorum.
Kars demişken muhteşem peyniri gravyerden de bahsetmek gerek. Kars ineğinin o lezzetli sütünün bir başka marifeti de gravyer peyniri. Bu süt usta ellerin dokunuşuyla gravyer peynirine dönüşüyor.
Evet tahmin ettiğim gibi oldu. Yani yurdumun peynirlerini anlatmanın öyle bir günlük iş olmadığı ortaya çıktı.
Bu topraklarda, bu güzel havada yetişen hayvanların sütünden pek çok peynir çeşidi yapılıyor.
Her biri birbirinden lezzetli bu peynirleri anlatmaya kalksak günlerce peynirden söz etmemiz gerekebilir. ışte bu yüzden biz de yurdumuzun birbirinden eşsiz peynirlerinin sadece belli başlılarından söz etmeye karar vermiş ve buna da dün birkaç peynir çeşidiyle başlamıştık.
Bugün bahsedeceğimiz ilk peynirimizse kaynamış sütten yapılan Urfa peyniri. Bu lezzetli peynir, “taze peynir” çeşitleri arasında yer alıyor.
Zenginliğini içinde bulunan otlara borçlu olan bir peynir var sırada. ıçerdiği çeşitli otlara bağlı olarak lezzeti ve görünümü değişir Van’ın otlu peynirinin. Başka bir deyişle “ne kadar çok ot, o kadar lezzet.”
Benim, Diyarbakır’ın kendisine çok benzettiğim, tıpkı o toprakların insanı gibi, iç içe geçerek ve birbirine sarılarak yapılan örgü peynirinin bidonlara basılarak hazırlandığını duyduğumda çok şaşırmıştım.
Sivas’ın (Suşehri) çökelek peynirinden de bahsettikten sonra sırayı yöresel peynirler alır. Ancak burada yöresel peynirlerimizden tek tek bahsetmeye kalkarsak bir değil, onlarca yazı daha yazmamız gerekir.
Eğer siz de benim gibi peynir meraklısıysanız, eminim bu saydığım peynirlerden pek çoğunu zaten biliyorsunuzdur. Yok eğer “peynirle o kadar da yakından ilgilenmiyorum” diyorsanız, tavsiyem, bu zengin topraklarda yetişmiş olan hayvanlardan alınan sütle yapılan her çeşit peynirin en azından tadına bakmanız.
Alıntıdır.
0 Responses to "Yurdumun peynirleri"
Yorum Gönder